Mağdur Vefasızlığı

Her hangi bir nedenle kendisini mağdur hisseden ve bu konuda mücadeleye girişen toplumsal grup mensuplarının, bazen ölçüyü kaçırarak zorbalığa varan davranışlar gösterebildiğini “Mağdur Zorbalığı” başlıklı yazımda izah etmiştim. İlk defa gündeme gelen bu tabirim ve açıklaması ciddi ses getirmiş ve yoğun destek almıştı. Mağdurların yanında durmayı ve onları haklı talepleri için savunmayı kişisel bir görev ve huzur kaynağı olarak görüyorum. Mağduriyet konularını  konuşup düzeltebilecek projeler geliştirmeyi de öncelikle henüz mağdur olmayanların yapması gerektiğine inanıyorum. Mesela engelli veya yaşlıların hayatını kolaylaştırmak için engelli veya yaşlı olmaya gerek olmadığı gibi. 

Bu yazımda bahsedeceğim “mağdur vefasızlığı” ise sorununu çözenlerin mağdur arkadaşlarına sırtını dönmesiyle alakalı olacak. Öyleyse buyurun başlayalım:

Derler ki “Körün gözleri açılınca ilkin bastonunu kırarmış!” Sıkıntılı durumundan kurtulan bazı kişilerin, geçmişini yok sayarcasına uzaklaşmasına, eski kıymetlilerini yok saymasına veciz bir ifade olmuştur. Vefasızlığın konusuna ve muhatap kişisine göre çok çeşit ve boyutları vardır elbette. “Mağdur Vefasızlığı” örgütsel veya sosyal bir umarsızlığı tanımlar. Mağduriyet temelinde buluşan farklı insanların bu bağ çözüldüğü anda kaybolmasını ve halen sorunu devam eden grup mensuplarına karşı duyarsızlığını anlatır. Zaten bir kaç örnekle açıklayınca daha da güzel anlaşılacaktır.

18 yıl önce kurduğum kişisel web sitemden itibaren, ilgi alanlarımın yanı sıra mağduriyetler hakkında da araştırmaya, yazmaya, TV ekranlarında veya sosyal mecralarda dile getirmeye başladım. Konuşup yazdıkça yeni öğrendiğim çok sayıda mağdur grupları da oldu. Ana başlıklar altında özetle sıralamaya çalıştığım mağdurlar listesi 3 sayfaya kadar ulaştı. Toplumsal beklentiler diye tanımlanan bu listeyi düzenli şekilde dile getirmeye ve destek vermeye devam ediyorum.

EYT dışında çok şükür kronik bir mağduriyetim olmadığı için, gündemim ve tarzım pek değişmedi. Mağdur grupların sayıları ve isimleri belli başlı olan temsilcileri ile benim gibi gönüllü destekçileri dışında kalanların hemen hepsi bir deniz dalgası gibi geldi köpürdü ve gitti…

İşi çözülen, derdine derman bulan veya nadir de olsa umudu tükenen mağdurlar, adeta birer yolcu gibi Mağdurlar Hanına geldi, bir süre misafir olduktan sonra gitti. Benim gibi hancılar ise değişen yolcular ile birlikte aynı konularda çabalamaya devam etti.

En büyük ve organize mağdur kitlesi EYT kısaltmasıyla bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanlar grubuydu. 2023 yılında eksik ve haksız da olsa çıkan düzeltme kanunuyla emekli olan EYT grubunun çoğunda, mağdur vefasızlığını acı şekilde gördük ve yaşadık! Dünün kaygılı EYT’lileri emekli olup az da olsa maaşa kavuşunca, hele bir de çalışmaya devam ederek, Milletvekillerimizin yaşadığı çift maaşlı ferahlığın mütevazi benzerine ulaşınca kimyaları değişti ve hatta işyerlerinde diğerlerine karşı kibirli söylemleri başladı. Halbuki, EYT kazasında denize dökülen ve boğulma riski olan kısmi emeklilik, 5000 gün prim, staj ve çıraklık, Bağ-Kur tescil ve prim, doğum ve askerlik borçlanması gibi mağdur kardeşlerinin çırpınışları devam ediyordu. Denizde çırpınanlara el atmadıkları gibi, aynı kazayı tekrar yaşayan kademe mağdurlarıyla alay edenleri bile çıktı. Maltepe’de 2 milyonluk mitingler yapabilen EYT grubu kar gibi eridi ve bir kaç fedakar arkadaşın büyük çabasıyla devam edebilir duruma geriledi. Bunun adı “mağdur vefasızlığı” değilse nedir acaba? Bizler “gemisini kurtaran kaptan” bencilliğinde eriyecek zayıflıkta kişilikler miydik?

Açıkça alkol karşıtı olmama rağmen, ehliyetine el konulan sürücülere yaşatılan haksız ve adaletsiz cezalandırma sistemini ve Sağlık Bakanlığı üzerinden yapılan SÜDGE işkencesini öğrendikten sonra, ehliyet affı talebine de adalet için destek vermeye başlamıştım. Kaç yıldır izliyorum, konu aynı ama kişiler hep değişiyor. Sistem düzeltilmediği için bu çukura düşenler feryat figan ediyor, ama bir şekilde çıkınca geriye dönüp destek vermeye tenezzül etmiyorlar. Karanlıkta bir çukur gibi ancak düşenin anlayacağı tuhaf ve bozuk bir düzen halen devam ediyor. Çünkü değiştirilmesi için etkili çoğunluğa ve desteğe bir türlü ulaşılamıyor. 

Mağdur vefasızlığını hemen her grupta görüyoruz! Tek tek ayrıntılara girmeden birkaç örnek daha vererek konuyu bağlayabiliriz. Süresiz nafaka ve 6284 gibi feminist yasaların mağdurları kurtulunca geriye dönüp bakmıyorlar bile! Kamuda sözleşmeli kadroya geçen eski taşeron işçiler de halen kadro dışı kalan 100 bin kadar taşeron kardeşlerini, belediye şirket işçilerini çoktan unuttular! Kadroya atanan öğretmenlerin halen kontenjan için çırpınan kardeşlerini veya ücretli öğretmen arkadaşlarını unuttukları gibi. 

2023 yılında Hükumetin kanuna karşı hile misali KHK ayarıyla seyyanen ek zam verip geçici refah sağladığı çalışan memurların, emekli memur büyüklerine yaşatılan sefalete umarsızlıklarını, 3600 ek göstergeye kavuşan memurların da lisans mezunu ve 1. dereceye inebildiği halde bu haktan yararlandırılmayan memur arkadaşlarına duyarsızlıklarını iyi biliyoruz!

Ezcümle, her mağdur grubunun önemli bir kısmı düzlüğe ulaşınca geride kalanları unutarak, basit bir sosyal medya desteğini bile çok görerek “mağdur vefasızlığı” yapıyor. Onların bu vefasızlığı mağduriyetlerin devam etmesine, siyasilerin ve bürokratların çözüme gitmesi için gerekli baskının kurulamamasına neden oluyor! Toplumsal beklentilerin çözümü, güçlü toplumsal destek ve talep ile olur! Kanser gibi köşe başlarını tutmuş ve her kuruma yayılmış başıboş köpek lobisinin, hoyrat saldırılarına ve provokasyonlarına rağmen düzeltilen 5199 sayılı kanun süreci, EYT den sonraki en büyük toplumsal beklenti zaferidir. Çünkü kararlı ve azimli bir mağdur dayanışması yapılmıştır. Hastalıklı türcülere ve menfaat şebekelerine karşı, önce insan demekten başka bir menfaati olmayan mağdur ve mağdur adayları top yekun artık yeter, söz Milletin demiştir!

Her vatandaş kendi imkanları ölçüsünde eski mağdur arkadaşlarına ve mağduru olmadığı haklı talep gruplarına destek vermelidir. Çünkü bugün mağdurlara el uzatmayanlar, tekrar mağdur olduklarında kendilerine uzanan eller bulamayabilirler! Allah bütün mağdurlara hayırlı ve kolay çıkışlar, mağdur olmayanlara da şükür ve dayanışma şuuru nasip etsin! Amin…   

 




Gençlerimizi Kumardan Kim Koruyacak? Uzaylılar mı?

Anayasanın 58. maddesinde “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” diyen Devlet; Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Spor Toto Teşkilatı ile çocukluktan kumarbaz yetiştirip en büyük kumarları oynatan Hükumet! Kimi kime şikayet edelim? Anayasamız mı yanlış yoksa CB ve Kabinesi mi?

Spor Toto Teşkilatı, “yıldızlar” denilen ilköğretimden itibaren futbol, atletizm, kick boks gibi hemen her spor dalında kurulan okul liglerinin sponsoru oluyor, baştan sona medya dahil her mecrada bulunuyor! Genç ve yetişkin spor liglerinde de öyle! Yani asıl işi kumarbazlık olan teşkilat, kendisine kurban olacak bireyler ile daha çocukken tanışıp kendisini sevdiriyor, kumarı normalleştiriyor, hem kumar oyun liglerinin elemanı hem de kumarbaz olarak bağımlısı yapıyor!

Kumar pisliktir! Sosyal ve ekonomik bir hastalıktır! Zararlı, tehlikeli  ve yıkıcı bir hastalık olduğunu bizzat Allah’u Teala buyuruyor: ““Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?” (Maide 90-91) Spor Toto Teşkilatı mevzuatında yer alan “müşterek bahis” kavramı kumar pisliğinin süslü bir ifadesinden başka bir şey değildir!

Bu pisliği Milletimize musallat eden ise tek partili CHP döneminin son bürokratlarından Beden Terbiyesi Genel Müdürü Vildan Aşir Savaşır’dır! Ateşi bol olsun! Onun yüzünden 1949 yılından beri milyonlarca ailenin yuvası dağıldı, malları ve namusları ziyan oldu, binlerce kumar kurbanı intihar ederek ahiretini de yaktı gitti! Şu sıralar moda olarak binlerce gencimizin hayatını karartan online kumar sitelerinin günahında  dahi büyük payı var elbette! İsviçre’den getirttiği Spor Toto mevzuatını bizzat tercüme ederek, dönemin futbol federasyonu başkanı Ulvi Yenal ile Spor Toto Teşkilatını kurmaya başladı! Allah onlardan ve daha sonra onlara uyanlardan razı olmasın, sebep oldukları zarar ve ziyanlar için azaplarını eksiltmesin!

İşin trajikomik yanı, Anayasal olarak gençleri kumar ve diğer kötü alışkanlıklardan korumak ve sporu geliştirmek üzere kurulan Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye’nin en büyük kumarbazı ve kumar eğitimcisi rolünü üstlenmiştir! Spor Toto Teşkilatı Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı resmi bir kuruluştur! www.sportoto.gov.tr resmi sitesinde nasıl kumar oynanacağı ballandıra ballandıra anlatılmaktadır! Zehri altın kapta bal ile sunar gibi, kumar pisliğinden hem büyük bir hayırseverlik hem de ilgili bakanlık faaliyetleri ile masumlaştırma algısı güdülmektedir. Spor Toto sosyal medya hesapları da yine sayın bakanın medya aracı gibi kullanılmaktadır. Yani anlayacağınız, sadece birkaç kuzu değil sürünün tamamı kurda teslim edilmiş ve nasıl iğdiş edildiklerinin reklamı yapılmıştır!

Çoğunluğu dindar halkın oylarıyla seçilen ve her fırsatta İslam’a atıflar yapan 22 yıllık Ak Parti hükumetleri boyunca, kumarın önlenmesi ve uzaklaştırılması bir yana, at yarışları ve bahis kumarlarına ait 2 ana lisans Türkiye Varlık Fonuna 2017 yılında aktarılarak, hem daha da kurumsallaşmış hem de diğer varlıklarımızın mundar edilmesine neden olunmuştur! Bahis ve piyango lisansları, gerek kamu gerekse özel iştirakler ile daha da çoğaltılmıştır!

Ak Parti döneminde Spor Toto Teşkilatının kamu adına yönettiği kumarın çeşitlenmesi ve daha fazla kurbana erişilmesi sağlanmıştır. Kumarla ilgili 5602 sayılı kanun 2007 yılında, 5738 sayılı kanun 2008 yılında tazelenerek, kumarın topluma daha da nüfuz etmesi sağlanmıştır! İddaa isimli kumar pisliği hayatımıza 2004 yılında Ak Parti döneminde sokulmuştur! İnternet üzerinden kumar öncülüğünü de yine kimseye bırakmadan; gençliği zehirleyen iddaa.com, bilyoner.com, birebin.com, oley.com, misli.com, tuttur.com adlı resmi kumar siteleri de Ak Parti dönemi Spor Toto Teşkilatının eserleridir! Devlet internetten kumarhane işletirse, aç gözlü sivil kumarbazlar boş durur mu? Onlar da yurt içi ve yurt dışı sunuculardan kaçak kumar siteleri açarak, bu rezalet günah pastasından paylarını almaya çalışıyorlar tabi ki! Bizlere de kumar borcu yüzünden işi ve yuvası dağılan, geleceği körelen ve bazen intihar eden insanlarımız için çaresizce üzülmek düşüyor!

Bir zamanlar Türkiye’nin yıllarca süren vergi rekortmenliğini genelev patroniçesi Manukyan kimseye kaptırmıyordu! Manukyan’ın vergi rekortmeni olarak kıyamete kadar devam etmesi bile yaptığı işin pisliğini örter veya aklar mı? Caminin altına meyhane kurularak kazancı ile caminin giderleri karşılansa caiz olur mu? Kur korumalı mevduat ile milletin hazinesini hortumlayan faiz simsarları, kazançlarının bir kısmı ile mesela 50 tane fakir Müslümanı hacca gönderse, faiz paraları helal ve meşru sayılır mı? Aynen bu örneklerdeki gibi; kumar kazancından oluşan havuz ile okullar, spor salonları, evler, yurtlar yaptığını övünerek paylaşan Spor Toto Teşkilatının faaliyetleri de kumar pisliğini ve çocuklarımıza aşıladıkları kumarbazlık zehrini örtmez ve meşrulaştırmaz! Ağlayanın parası gülene yaramaz! Spor Toto Teşkilatının sözde “oyun” diyerek masumlaştırdığı kumarlarına parasını kaptıran vatandaşların hepsi, imkanları olsa kaybettikleri paralarını geri almak isterler! O yüzden kimse sanki hayır için bağış topluyormuş gibi riyakar söylemlere tevessül etmesin lütfen! Türkiye Cumhuriyeti Devleti, vatandaşlarının ihtiyacı olan tesisleri kumar pisliğinden sızan gelirlere muhtaç olmadan yapmaya muktedir ve gerekli zenginliğe sahiptir! Devletimizi kumar pisliğine mecbur gibi aciz gösteren ve bu rezaleti sürdürenler ağır sorumlu ve kusurludur!

Kumarın resmen işletilmesi, erişim için sadece 18 yaş sınırı konulması, Devletin anayasal görev ve sorumluluklarına aykırıdır! Spor toto teşkilatı derhal lağvedilmeli, milli piyango isminden milli kelimesi çıkarılarak yasaklanmalı, resmi veya kaçak kumar sitelerine erişim yasaklanarak BTK tarafından etkili önlemler alınmalıdır! Atlar üzerinden oynanan kumarlara; Cumhurbaşkanlığından belediyelere, TSK ve hatta kadın konseyine kadar değişik resmi ve özel isimler altında yapılan kumar koşularına son verilmelidir! Atlara olan düşkünlüğün hayvanseverlikten olmadığı, tıpkı başıboş köpekler üzerinden yapılan çıkar hesaplarına dayandığı çok açıktır! Son olarak, Türkiye Varlık Fonu ana kumarbaz rolünden çıkarak elindeki kumar lisanslarını iptal ettirmelidir.

2025’i Aile Yılı ilan eden Sayın Cumhurbaşkanımızın, en büyük aile ve namus düşmanlarından birisi olan kumar pisliğine karşı harekete geçmesini, kadim medeniyetimizden gelen asil devletimizi bu pisliğin kahredici lekesinden kurtarmasını bekliyoruz! Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığımızın da işlettikleri kumarın açık bir pislik ve haram olduğu vaazını Spor Toto Teşkilatı ile Gençlik ve Spor Bakanlığımıza özel olarak irat etmesini istiyoruz! Sizce bunlar için çok bekler miyiz?