image_pdfimage_print

Bugünlerde Türkiye’nin hemen her yerinde en zor bulunan Hekim randevusu nedir diye sorulacak olsa, Cildiye (Deri ve Zührevi Hastalıklar) denileceğini herkes öğrendi artık! Çünkü artan hastane sayısına, nüfusa veya talebe ters şekilde kamuda Cildiye doktorlarının sayısında anormal derecede azalma var! Koskoca İstanbul’da bile aylarca boş randevu bulunamıyor! Çünkü kamuda Cildiye Hekimi neredeyse kalmadı!

Sağlık alanında yapılan onca yatırıma ve gelişmeye rağmen, yaşanan bu durumun nedenlerini kısaca şöyle sıralayabiliriz:

1- En başından itibaren haksız ve çarpık bir hesap düzeniyle kurulan Sağlık Bakanlığı Döner Sermaye Sistemi hekim dışı personel için dayanılmaz haksızlıklarla devam ediyor. Hekim dışı personelin yaşadığı kronik haksızlığın dışında hekimler arasında da ameliyat gibi yüksek puanlı girişimsel işlemleri olmayan, çoğu kere yataklı tedavi ihtiyacı duymadan hizmet veren dahili branşlardan özellikle Cildiye Hekimleri bu çarpık sistemin Kunta Kinte’si gibi ötekileştirilmiş ve ödeme sisteminde daima gariban bırakılmıştır! Çünkü onların ameliyat gibi katma değerli rant paylaşımlı, bol medikal malzemeli eylemleri yok! Hastalarını tedavi etmek için genelde yatırmaya gerek duymuyorlar. Kuru maaş ve sabit ödemelerine ilaveten, muayenelerinden gelen puanları ile operatör veya girişimseli bol dahili branşlar gibi  yüksek skorlara ulaşmaları mümkün değil!

2- Son yıllarda artan estetik ve güzellik merkezlerinin işletilmesinde kritik yetkiler için gerekli olduğundan, Cildiye Hekimlerinin  cazip teklifler ile kamudan özele transferlerinde yüksek artışlar görülüyor. Kamunun kadir bilmez, para vermez tavrından usanan Cildiye Hekimleri, daha fazla saygı görüp haklarını alabildikleri özel sektöre geçmeyi tercih ediyorlar.

3- Cildiye Uzmanlığı için yeterli ve ihtiyaca uygun sayıda asistan kadrolarının ve eğitim kliniklerinin açılmaması. Cildiye Hekimlerinin sayısı hakkında güncel verilere maalesef ulaşamıyoruz. Sağlık Bakanlığının 2006 yılı verilerine göre 579’u SB kurumlarında olmak üzere toplam 1077 Cildiye Uzmanımız varmış. 19 yıl önceki sayılarla bugünü yorumlamak zor olsa da 2025 yılında TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı) kontenjanı için sadece 50 asistan kadrosunun açıldığını biliyoruz. Son yıllarda şiddetle hissedilen eksikliğine rağmen Cildiye Uzmanlığında kontenjan darlığına devam edilmesi nedendir?

Vücudumuzun her bir organı, sistemi ve dokusu elbette özel, mükemmel ve gerekli nitelikte yaratılmıştır. Diğerlerinin değerini düşürmeden cildimizin önemine değinmek zorundayız. Cildimizin korunma, sıcaklık kontrolü, duyu ve iletişim, metabolizmaya katkı gibi çok sayıda görev ve fonksiyonları vardır. Vücudumuzda olup biten hemen her türlü hastalık ve duyusal durumun tepkisini, etkisini, sonucunu cildimizden tespit ve takip edebiliyoruz. O yüzden, sırf girişimsel işlemleri fazla yok diye Cildiye Uzmanlarının kamuda garibanlaştırılmasına karşı çıkmalıyız.

Estetik ve güzellik kaygısı yaşayanlar maliyetine katlanarak, özel sektöre geçen Cildiye Hekimlerinden hizmet almaya devam edebilirler. Ama halkın sağlığına hizmet vermekle mükellef kamu kuruluşlarının, yeterli sayıda Cildiye Uzmanını istihdam etme ve memnuniyetle çalışma şartlarını sağlama sorumluluğu vardır.

Giderek kronikleşen Cildiye Uzmanı yetmezliğine karşı, Sağlık Bakanlığı hangi tedbirleri almalıdır dersek:

1- Cildiye Hekimlerinin Maaş + Sabit ödemelerine eklenecek olan teşvik ödemelerinin bir türlü çıtayı aşamayan muayene puanlarına göre değil, en az aynı hastanede işlem yapan operatör hekimlerin ortalama girişimsel işlem puanları seviyesinde verilmelidir. Uzatılmış poliklinik, hafta sonu polikliniği gibi uygulamalarda toplanan kendi puanları önceki ortalamayı geçtiği takdirde, farkı teşvik olarak ödenmelidir.

2-Müsait olan kamu hastanelerinde estetik ve güzellik birimleri kurularak; gerekli teçhizatla donatılmaları, makul oranlarda fark ödemesi alınarak SGK sigortalılarının veya Sağlık Turizmi hastalarının kozmetik sağlık hizmetlerinden yararlanabilme yolu açılmalıdır. Buralarda görev yapan Cildiye Hekimlerine, hastalardan alınan fark ödemeleri içinden teşvik payları verilmelidir.

3-İstanbul Bakırköy’de bulunan Lepra Deri ve Zührevi Hastalıklar Devlet Hastanesi, ivedilikle Eğitim ve Araştırma Hastanesi yapılarak, Sağlık Bilimleri Üniversitesi akademik şemsiyesi altında Cildiye Uzmanlığı veren bir statüye kavuşturulmalıdır. Aynı şekilde, mevcut Cildiye Uzmanlığı veren üniversite ve eğitim hastanelerindeki kontenjanlar yeni eğitim klinikleri açılarak derhal yükseltilmelidir.

Sağlık sisteminde okyanusları aşacak yenilik ve yatırımlardan sonra, Cildiye Uzmanlarını küstürüp kamuda tercih edilmez kılan sığ derelerde boğulmanın, alemi var mı Allah aşkına?!

By Dr. Ercan ÖZÇELİK

Eğitimci-Yazar, Sağlık Yönetimi Doktora, Yerel Yönetimler Yüksek Lisans, Yeniden Refah Partisi Çalışma ve Sosyal Pol. Kurul Üyesi, USPUM Genel Başkan Yardımcısı, Güvenli Sokaklar Derneği İstanbul Temsilcisi, Yazarı olduğu Haber Siteleri: www.bncmedyahaber.com/ https://muslumandunya.com.tr/ https://www.turkiyepostasi.com/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.