İhmal Edilen Kahramanlar-4: #İnfazKorumaMemurları
İnfaz Koruma Memurları (İKM) yani bilinen adıyla Gardiyanlar da ihmal ettiğimiz kahramanlar arasındadır. Kahraman ifadesini abartılı bulabilirsiniz ama biraz düşününce sizin de hak vereceğinize inanıyorum. Vücudumuza zararlı bir cisim veya mikroplar girdiğinde savunma sistemimiz öncelikle dışarı atmak veya yok etmek için mikro düzeyde çatışmaya girer. Yapabiliyorsa parçalar ve sindirir. Bunu yapamayacağını anladığı anda izole etmeye ve başka yerlere dağılmasını önlemeye çalışır. Zararlı cismin veya canlı organizmanın etrafını sararak etten ve bazen kemikten duvar ören yapımız adeta vücudun infaz koruma memurları gibi davranır. İnfaz Koruma Memurları, bazılarının yargı kararı tartışmalı olsa da topluma zararlı olduğu tescillenmiş bireylerin şerlerini uzaklaştırmak, huzur ve sükuneti sürdürmek, cezalarının infazı ile adalete hizmet etmek için çok kıymetli ve gerekli bir görevi icra ediyorlar.
İnfaz Koruma Memurları vazife sırasında ölümle burun buruna gelmeleri, fiili darp ve saldırı hedefi olabilmeleri, kendileri de korunma ve disiplin kuralları gereği fiziksel zorlama yetkisi kullanmalarına rağmen, tuhaf bir şekilde Genel İdari Hizmetler (GİH) sınıfı içinde sayılmıştır. Genel idari hizmetler adı üstünde büro ağırlıklı işler, yazışma ve benzeri kurumsal işlevler odaklıdır. Memur sınıfları içinde en düşük maaş ve özlük hakları Yardımcı Hizmetler Sınıfından sonra GİH sınıfındadır. İKM için, GİH sınıfından farklı bir ayrıcalık olarak sadece 2018 yılında 5510 sayılı kanuna eklenen bir madde ile “fiilî hizmet süresi zammı” yani yıpranma payı eklenmiştir. Bu sayede fiili görev sürelerine her yıl için 90 gün ilave edilerek emeklilik yaşlarını en fazla 3 yıla kadar öne çekme hakkı tanınmıştır.
Pandemi sırasında görevliler dışında kimse evinden bile çıkamazken, cezaevlerinde fiilen mahkumlar gibi kesintisiz görev yaparak hem ailesinden uzak kalan hem de şiddet riskinin yanında hastalık tehlikesine de maruz kalan sessiz kahramanlar arasında İKM ve diğer Cezaevi personeli de yer almıştı. İçeride psikolojik olarak dengesiz ve genelde sorunlu mahkumlarla sürekli muhatap olmak ve taleplerini yasalar çerçevesinde karşılamaya çalışmak, dışarıda mahkum yakınlarının ve suç örgütlerinin haklı veya haksız baskılarıyla, bazen de tehditleriyle sürekli mücadele etmek hiç kolay olmasa gerek!
İnfaz Koruma Memurlarının bazen cezaevlerine ziyarete gelen mahkum ve tutuklu yakınlarına da sınırları zorlayacak şekilde sert ve kaba davranışlarını, adeta onlar da suçluymuş gibi hallerini veya içeride yatan mahkum ve tutuklulara bazen gereğinden fazla sert davranmalarını ve kişisel zorbalıklara yol açmalarını tasvip etmek elbette mümkün değil! Her meslek grubunda olduğu gibi İKM içinde de sıkıntılı tiplerin yer alması kaçınılmazdır. Bu tür sorunlu kişilerin sayısını en azda tutmanın yolu da İKM için hak edilen maaş ve özlük haklarını vermekten, İKM mesleğini nitelikli ve iyi eğitimli gençlerimiz için cazip kılmaktan geçiyor. İKM şartları ne kadar iyileşirse mahkum ve tutuklu yakınlarına karşı toleransları, kanunsuz tekliflere karşı direnmeleri, bu mesleğe talip olan insanların kalitesi de o kadar yükselecektir.
Sonuç olarak, İnfaz Koruma Memurlarının GİH sınıfından alınarak Emniyet Hizmetleri Sınıfına veya yeni tesis edilecek eşdeğer bir sınıfa konulması, özlük ve maaş haklarının maruz kaldıkları risklere uygun şekilde güncellenmesi hem adalet, hem de toplumun huzuru açısından gerekli bir düzenleme olmuştur. Yapılacağı konuşulan devlet personel rejimi değişikliklerinde bu hususun da unutulmaması gerektiğini hatırlatmak istedim. Karar, yetki ve sorumluluk, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi ve Yüce Meclisimizdedir.