Kimler Bakan OLMASIN?

Yeni bir Türkiye Yüzyılına girerken her zamankinden daha fazla çalışmaya, daha ehil ve liyakatli kimselere görev vermeye, daha sistematik davranmaya ihtiyacımız var! Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçtiğimizden beri, yürütmenin saha komutanları olarak tayin edilen Bakanların başarı ve etkinliklerinde dramatik farklılıklar gözlemledik. Siyasi veya bürokratik geçmişi kuvvetli, karizması kendinden parlak Bakanların yıldızlaştığı kişiler olduğu gibi, büyük bir hayal kırıklığı ve başarısızlık abidesine dönüşenleri de gördük!

En başta şunu söylemek zorundayım:

Geçmişte yıllarca kendi özel şirketlerini veya büyük sermayelerin işletmelerini yöneten, temsilciliğini yapan kişilerin profesyonel yeteneklerine güvenerek kamuda bakanlık yapmalarından pek hayır görmedik! Tam tersine büyük zarar ve sıkıntılarını yaşadık! Çünkü Cumhurbaşkanımız onlara güvenip görev verse de sadakat ve hizmetleri daha çok kendi şirketlerine veya temsil ettikleri sermeye odaklarına oldu! Bu acı gerçeği Ticaret, Tarım, Milli Eğitim, Turizm, Sağlık, Şehircilik gibi bakanlıkların hepsinde tecrübe ettik! Kırk yıllık Yani’nin Kani olmayacağı gibi, kırk yıllık sermaye temsilcileri bir anda kamu yararını gözeten mükemmel Bakanlar olamıyorlar!

Biraz daha açacak olursak;

-Yetki sahibi olunca kendi veya akraba şirketlerini bakanlığı ile ballı alışverişe sokan Ticaret Bakanı istemiyoruz!

-Ülkenin tarım politikalarını daha önce temsilcisi olduğu uluslararası tröstlerin menfaatine uygun şekilde yönlendiren, kenevir gibi çok önemli ve tonlarca derde derman olacak bir bitkinin ekilmemesi için özel gayret sarf eden, tarım teşviklerini suiistimalci gruplardan aşağıya gerçek çiftçilere indiremeyen, her yıl soğan-patates krizi yaşanmasına engel olamayan, ülkeyi başıboş köpek cehennemine çeviren Tarım ve Ormancılık Bakanı istemiyoruz!

-Milli Eğitim’deki fullbright prangasını sökmek için uğraşmayan, feshedilse bile İstanbul Sözleşmesinin dayattığı Toplumsal Cinsiyet Eşitliği sapkınlığını müfredattan temizlemeyen, Mason Rotary cemaatleri ile protokol yaparak okullarımıza sokan, ücretli öğretmenlik ve usta öğreticilik emek sömürüsünü büyüterek devam ettiren, Ankara’da 5.000 kadro fazlası bankamatik memuru öğretmeni barındıran, keyfi olarak mazeret tayinlerini önleyip binlerce öğretmen ailesini parçalanmış yaşamaya zorlayan, tuhaf sınav ve kararlar ile öğretmenler arasında gelir uçurumu yapıp fitneler doğuran, özel okullarında olduğu gibi öğretmenleri mali külfet olarak gören Milli Eğitim Bakanı istemiyoruz!

-Göreve geldiği andan itibaren sahibi olduğu hastane ve üniversitenin anormal şekilde büyümesini sağlayan, tarihi değeri olan binaları kendi özel işletmesi olan üniversiteye tahsis ettiren, pandemi sürecinde halkımız denek değildir diyerek olmaz dediği gen tedavisi nitelikli aşıları baskıyla dayatan, uluslararası ilaç ve medikal sermayenin temsilcisi gibi davranan, sağlık personeli deyince sadece hekimleri anlayan, hekim dışındaki sağlık çalışanlarının sorunlarına sırt çeviren, 2.ve 3. basamak sağlık kuruluşlarını yani sermaye ve tedavi odaklı yatırımları ihya ederken 1. basamak ve koruyucu sağlık hizmetlerini söndüren, sağlıkçıları ucube ASM Grup elemanı, Aile Hekimlerini de gelir kaygısıyla zalimleşen taşeron patronlarına dönüştüren Sağlık Bakanı istemiyoruz!

-Ülkenin turizm açısından önemli her yerinde kendi şirketlerine özel tahsis ve ayrıcalıklar sağlayan, içki masalarında verdiği pozlar ve İstanbul’un fethine İŞGAL demesiyle ne kadar derin kültürel birikime sahip olduğunu gösteren Kültür ve Turizm Bakanı istemiyoruz!

-Aile düşmanı feminist ideolojinin bayraktarlığını yapan, eş ve anne olma erdemini ve sorumluluğunu hiç tatmamış, aileyi kurmak ve yüceltmek yerine yıkma konusunda gelişmiş ve münhasıran “Boşanma Avukatlığı” gibi branşı olan bir mesleğe mensup, sapkınlıklara karşı Müslümanca tepkilere nefret söylemi diyerek zihniyetini açıklamış, Aileyi kadınlar için en tehlikeli yer olarak raporlama cüretini göstermiş, ekdersli meslek erbabı adı altında çoğu kadın 3.000’e yakın personelin emeğini sömüren, asgari ücret altında ve özlük hakları olmadan çalıştıran Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı istemiyoruz!

-24 yıllık EYT mücadelesi sonunda çıkarılan 1 sayfalık kanunla EYT düzenlemesini mundar eden, kısmi emeklilik ve 5000 gün prim farkını düzeltmediği gibi vatandaşı yanlış yönlendirerek ayrıca borca sokup rezil eden, çok bilmiş tavırlar ile çıraklık ve staj mağdurlarının emeklerini yok sayıp küçümseyen, hak talebinde bulunanlar ile alay eden, 9 Eylül 1999 sonrası işe başlayanların seçme şansı varmış gibi 17-20 yıl geç emeklilik durumunu normal sayan, empatisi ve hoşgörüsü eksik, güzellikleri kendine sıkıntıları Cumhurbaşkanına havale eden anlayışsız Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı istemiyoruz!

-Reşit olmadığı yaşlarda bile sahne ve özel hayatında ahlaksız işlere imza atan sanatçı etiketli fitnecileri gençliğe örnek gösterip ödül veren, kumar pisliğinden gençleri koruması gerekirken spor liglerine ve öğrenci yurtlarına Spor Toto ve Milli Piyango gibi resmi kumar isimlerini verdiren, Cuma günleri Cuma namazına amatör genç futbol takımlarının lig maçlarını koymasına müsaade ederek Cami ile yollarını kestiren, EYS Antrenörleri ucube ismi altında sporcu öğretmenlerimizin emeğini sömüren Gençlik ve Spor Bakanı istemiyoruz!

Sayın Cumhurbaşkanımız, biz buradan bakınca görüp yaşadıklarımızın bir kısmı aynen böyle oldu. Gerisi zaten size malumdur! Hz. Muhammed aleyhisselamın buyurduğu gibi, aynı delikten tekrar ısırılmamak için kötü olmak pahasına yazıyor ve uyarıyoruz! Lütfen kabinenizi çok daha dikkatli seçin ki final döneminiz tarihten silinmeyecek başarılar ve güzellikler ile anılsın! Ehliyet ve liyakat sorunlu başarısız bir takım olarak değil! Sizi Allah için seviyor, yanlışlara karşı da Allah için acizane uyarıyoruz.

Vesselam…