Erkeklere Sakal ve Kıyafet Özgürlüğü Gelmeli Artık

Son iki aydır sakal bırakmaya başladığım için; hem huzur ve mutluluk, hem de sanki bir kabahat işliyormuş gibi tedirginlik duygularını birlikte yaşıyorum.

Dile kolay, yatılı okula başladığım 14 yaşımdan beri devletin himayesinde gelişip çalışmış ve kurallarını içselleştirmiş birisi olarak, fiilen ortadan kalkmış ama resmen geçerli bir yasağı çiğnemiş oluyorum.

Memurların sakal ve kıyafet yasaklarının, tıpkı şapka kanunu gibi hayatın gerisinde kalarak önce fiilen sonra resmen kalkacağı bir süreçten geçiyoruz.

O şapka kanunu ki, uğrunda alimlerin asıldığı, Rize’nin Hamidiye savaş gemisiyle topa tutulduğu meş’um zamanların bir tanığı gibi halen yayımda ve geçerliğini koruyor. Kimse uygulamıyor ama kaldırmaya da cesaret edemiyor ne hikmetse.

Rabbim biz erkekleri böyle yaratmış, sakallı ve bıyıklı olmak doğal, yani fıtridir.

Anormal olan, her gün ısrarla suratımızı kazımak ve tahrip etmektir. Keyfi olarak kazıyanlar olabilir. Sonuçta kendi tercihleridir. Ama kanun ve yönetmelikle kazıtmak zulümden başka bir şey değildir.

Cilt kanseri gibi hastalıkları arttırması, kesikler nedeniyle enfeksiyonlara yol açması vb. sağlık sorunları bir yana, kadın ve erkek görüntüsündeki en önemli farklardan birisini konuşuyoruz. Bana göre bu durum, kadınların sürekli 3 numara tıraş olmaya zorlanmasıyla aynı derecede hoyrat ve hayata aykırı bir haldir.

Egemen güçlerin, ekonomik vampirlerin çıkarlarına bir halel getirmeyeceği için, önce nazlansalar da sonunda sakal ve kıyafet serbestliğinin geleceğini biliyorum. Hatta tıpkı Başörtüsü gibi olacak ve; sakal bile bırakabiliyorsunuz, Allah’tan daha başka belanızı mı istiyorsunuz, oturun oturduğunuz yerde ve düzene iman ile koşulsuz biat edin diyecekler. Baş örtüsü ve sakal gibi sorunlarda çözülünce İslam’ın başka bir sorunu kalmamış gibi davranmamızı bekleyerek, İslam dışı hükümlerin dolu dizgin koşturulmasına, faiz ve sömürü düzeninin devamına çalışacaklar. Biraz homurdanmaya başlayanları da nankör ve hain ilan ettirerek haklarından gelecekler. Daha da ilerisi, sözde verdikleri bu izinler sayesinde bizim de daha açık fikirli ve hoşgörülü olmamızı isteyecekler. Mesela eş-cinsellik ve türevlerini sapıklık ve hastalık olarak değil, bir yaşam tarzı ve tercih olarak görmemizi, eş-cinsel evliliklerini ve diğer kurumsal sapıklıklarını kabul etmemizi bekleyecekler.  Söylemedi demeyin.

Erkekler sadece kanun ve yönetmelik baskısı altında değil. Moda ve modernizm denilen sanal canavarlar toplumu çoktan pençesine almış ve istediği gibi giydirebiliyor. Kadınların bozulan tesettür algısı ve kıyafet şekilleri gibi, erkeklerin de kıyafetlerinin tesettür özelliğini kaybetmeye başladığını görüyor ve yaşıyoruz.

Kaç tane normal mağaza gezerseniz gezin, pileli erkek pantolonu bulamazsınız. Sadece hac-umre kıyafeti satan yerlerde ve gerçekten şalvar gibi kıyafetler alabilirsiniz. Halbuki; normal gömlek ve ceketle birlikte giyebileceğimiz, streçe sarılmış gibi  organlarımızın belirgin olmadığı, basen ve baldır kısmı yeterince geniş ve rahat bir pantolon giymek, bizim de hakkımız değil midir? Bu hakkı bize çok görürler çünkü modası geçmiştir.

İnsanlar almadığı için mi moda değil, moda olmadığı için mi üretilip satılmıyor tartışmasına girmek çok anlamlı değil. Hepimizde kabahat var. Demek ki yeterince yüksek sesle istemiyoruz veya isteğimizi belli etmiyoruz. Israrcı olamadığımız için, bize neyi layık görürlerse razı olup kuşanıyoruz. Günün sonunda, kadınlardan beklediğimiz haya ve tesettür davranışlarına ve görüntüsüne, biz erkeklerin de dikkat etme sorumluluğu vardır. Gözümüze sahip olmalı, kıyafetimize dikkat etmeliyiz. Unutmayalım ki, daracık pantolon ve benzeri kıyafetlerle kıldığımız namazlardan dahi güzel bir haya ve huşu duygusu alamayız.

Düşük bel, aşırı dar, bacaklar fora kıyafetlerin baskınlığından, bir süre sonra korkarım erkekler içinde tesettür kıyafetleri mağazaları açılır hale gelecek.

Sözün özü, sakal erkekler için fıtri bir durumdur ve hor görülmeden, dileyen herkes tarafından bırakılabilmelidir. Medeniyeti kıravat bağına indirgemek medeniyete hakarettir. İnsanlar temiz, derli toplu ve ortama uygun giyinebilecek şekilde özgür olmalıdır. Aşırılığa kaçanlar zaten iyot gibi sıyrılıp toplumsal gözetim altına girdiklerinden, kendiliğinden düzelme yoluna girecektir. Bir Müslüman erkek olarak hem Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) sünnetine icabet etmeyi, hem de kılıma, kıravatıma değil işime odaklanabildiğim huzurlu bir ortamda çalışmayı talep ediyorum. Sendikalarımızın gayreti ve yöneticilerimizin iyi niyetli yaklaşımları ile kronik sorunlarımız aşılmaya başlandı ve lakin, kanun ve yönetmeliklerle de  özgürlüklerin tanımlanmasını sağlamalıyız.

Rabbim milletimize yardım etsin, iyilik ve güzelliklerde buluştursun, şer işlerden uzak eylesin. Amin…

 

 

Kaynaklar: