CHP’de Özgür Özel Dönemi Nasıl Olur?

Hamas’ın, tahminlerin üzerinde bir aksiyonla işgalci İsrail’i gafil avlamasından hemen sonra başlayan Gazze katliamları aralıksız sürüyor. 75 yılı geçen Filistin davasında yaşanan zulüm anormal boyutlara dönüştü. Bu vahşete engel olamamak, zalimleri kınamanın ötesinde dur diyememek hepimizin kimyasını bozdu! Bireysel olarak acziyet, günahkarlık, öfke ve çaresizlik duygularını derinden hissediyor, nüfusu 2 milyara dayanan İslam devletlerinin kukla yönetimlerinin bir kaç milyon siyonist karşısında sergilediği zavallı ve işbirlikçi tutum karşısında kahroluyoruz!

Bu duyguların etkisi altındayken utancımdan ne yazı yazmaya ne de eskisi gibi iç sorunlarımızı dile getirmeye pek elim varmadı! Gündeme tutunmak için ara sıra yaptığım paylaşımlarla iktifa ettim. Ne yazık ki Gazze katliamlarının ardı kesilmiyor, katil işgal ordusu karadan ve havadan ölüm yağdırmaya devam ediyor. Çok şükür mücahit kardeşlerimiz de olağan üstü gayretle çok sayıda işgalci siyonisti ebedi cehennemdeki ateşleriyle buluşturmak için azap yolculuklarına başlatıyor. Kıt imkanlar altında destansı başarılar gösteriyorlar. Bizlerin acizliğini ve beceriksizliğini bir avuç yiğit Müslüman örtüyor neredeyse!

Maalesef soğuk bir gerçek olarak hayat devam ediyor, Türkiye’de siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmeler de kendi seyrinde sürüyor. Gazze’yi, Yemen’i, Doğu Türkistan’ı, Suriye’yi unutmadan, çözüm için gayretten kaçınmadan kendi meselelerimize de belli ölçülerde değinmeye devam edeceğiz.

CHP’ye geçtiğimiz hafta Genel Başkan seçilen Sayın Özgür Özel hakkında değişik yorumlar ve çıkarımlar okuduk, duyduk veya izledik. Özellikle Ak Parti cenahında ve destekçilerinde bir istihza ve ciddiye almama havası hakim gibi. İdeolojik yorumlarda ise Sayın Özel’in bazı açıklamaları referans gösterilerek Sayın Kılıçtaroğlu’ndan farklı olmadığı belirtiliyor.

CHP’li değilim ancak bu durum objektif tespitlerimi paylaşmama engel sayılmaz. Sayın Kılıçdaroğlu ile beraber CHP’de yaşanan ideolojik darlık ve baskınlaşan tek tipleşme hareketinin neden olduğu uzaklaştırma, renksizleştirme ve entelektüel seviye kaybından sonra, Sayın Kılıçtaroğlu’nu ortaya süren çevrelerin oyuncu değişikliği yaparak durumu kurtarmaya çalıştığı anlaşılıyor. Aday olmayacağını beyan ettiği halde Deniz Baykal’ın karşısına çıkan Kılıçdaroğlu’na karşı genelde 2. adam profili çizen Sayın Özel’in aniden liderliğe soyunması perde arkasındakilerin tavır değişikliğini veya yeni bir emanetçi lider yaklaşımını düşündürüyor. Sayın Özel tüm gücünü ve emeğini kendisine ve partisine mi yoksa başka bir lider adayına hazırlık için mi kullanacak hep birlikte izleyeceğiz.

Türkiye’de siyasi parti liderleri çam ağacı gibidir. Kendileri dışında ağaç ve bitkileri etraflarında istemez, potansiyel rakipler filizlendiğinde bir şekilde yok ederek kendi diplerini hep boş bırakırlar! Parti liderlerine tam biat ile bütün övgüleri ona havale ederek kurşun askerlik yapanlar, sağ kola kadar yükselebilir ama en ufak bir duruş ve tutum farklılığı, özel ve özerk tavırlar göstermeye başladıklarında kesimlik vakti gelen çiftlik hayvanları gibi siyasi mezbahalara sevk edilirler. Onlar daha ne olduğunu anlayamadan haklarında hüküm verilmiş, siyasi fermanları yayınlanmıştır bile!

2023 seçimlerinden bir yıl kadar önce CHP yönetimindeki bu değişim olsaydı, zaten bıçak sırtı giden genel seçimleri Cumhur İttifakının kazanması çok daha zor veya imkansız hale gelirdi. Seçim öncesi 6(+1)’lı masa ittifakında yaşanan beceriksizliklere, halka güven vermeyen süreçlere, girdiği tüm seçimleri kaybetmiş bir lideri başkan adayı göstermeye rağmen neredeyse kazanılacak seçim sonuçları, aslında CHP ve Türkiye açısından ne kadar kritik eşikten dönüldüğünü anlatıyor!

Sayın Özgür Özel’in kronik CHP hastalıklarından kaynaklanan ve kendisine misyon biçen mihrakların ağır süfle baskısı altında serdettiği, ideolojik ve sosyolojik olarak katılmadığımız, mesela Hamas hakkındaki absürt yorumları gibi ifadelerini bir kenara koyarsak; toplumsal beklentileri sahiplenme ve savunma gibi konulardaki hitabet kabiliyeti açıktır.

Güçlü rakipler siyasette kaliteyi de yükseltir. Şimdiki meclis yapısında güçlü bir ana muhalefet partisinin yanı sıra Yeniden Refah Partisi gibi yapıcı muhalif veya destekçi grupların olması Türkiye için önemli bir kazanımdır. Vatanın bölünmez bütünlüğü, milli ve manevi değerlerinin korunması temelinde çok güzel işler yapılabilir. Bu açıdan Sayın Özel’in etrafını saran kronik hastalık ajanlarından ve baskılardan sıyrılarak milleti ve değerlerini saygıyla kucaklayan bir yaklaşım göstermesini umuyorum. İlk başta yaptığı bazı talihsiz konuşmaları da henüz sırtına yüklenen yumurta küfesini hissedemeden ve belki de Genel Başkanlık seçiminde etkili olan çevrelerin bir dayatma belirtisi olarak algılamayı tercih ediyorum.

Sevgili Cumhur İttifakı mensubu parti ve destekçileri!

Artık karşınızda sürekli kendisiyle çelişen, yürüyen merdivenlere ters binen zayıf hitabette ve profilde bir ana muhalefet lideri yok! Kılıçtaroğlu’nu çıkaran mihraklar oyuncu değiştirdi. Tek kale maç devriniz sona erdi! O yüzden gereksiz etiketlemeleri, dalga geçmeyi, hamaset edebiyatı yapmayı bırakın ve gücünüzün kaynağı olan Milletin dertlerini çözerek daha yapıcı, adaletli ve etkili çalışmalarda bulunun. Belki yerel seçimleri de bir şekilde atlatırsınız ama Sayın Cumhurbaşkanının doğal olarak katılmayacağı genel seçimlerde yaşanabilecek büyük hezimetten kurtulamazsınız. Vakit kaybetmeden daha etkili ve kararlı çalışmaya yönelin! Mesela, Meclise yeni gelmişken dahi sürekli tatile kaçarak Milleti perişan ettiğiniz ve onca vaade rağmen bitirmediğiniz Toplumsal Beklentiler paketinden başlayabilirsiniz! Hem kendinizin hem de Milletin iyiliği için, haydi buyurun lütfen! Amasız, fakatsız faydalı işler ve sonuçlar istiyoruz…




Ekim Ayını Kimler Bekliyor?

Milletin derdine derman olmaları veya en azından çalışmaları için seçtiğimiz 27. dönem Vekilleri, geride öfke ve hayal kırıklığı  bırakarak, çözüm bekleyen onlarca soruna neredeyse hiç dokunmadan gittiler! 28. Dönemde tazelenen umut ve beklentilerle gelen Vekillerimiz de meclise geldikleri anda kronik Vekil hastalıklarına yakalandılar!

Meclisin duvarlarına sinsice yerleşmiş olan umarsızlık, gamsızlık, bencillik, tembellik, duyarsızlık ve kibir mikroplarıyla anında enfekte oldular! Daha mazbatalarındaki mürekkepler bile kurumadan, 1,5 aylık taze vekiller iken, Ekim ayına kadar sürecek olan anlamsız, haksız ve gereksiz uzunlukta bir tatile adeta kaçtılar!

Toplumsal beklentiler klasörünün kapağını bile açmadan, millete zehir gibi gelen ekstra vergi yüklerini doğru dürüst tartışmadan, alternatif yollarını sorgulamadan onaylayıp gittiler!

Sayın Cumhurbaşkanı da Meclisin bu utandıran performansından iktidar partisi Genel Başkanı sıfatı ve etki gücü ile bizatihi sorumludur. Kendisinin onay vermediği tekliflerin gündeme bile alınmadığını düşünürsek, yasamanın yürütme baskısı ve etkisi altında kaldığını söylemek yanlış olmaz!

Toplumda yükselen tepkilere cevap olarak Sayın CB Erdoğan 24 Temmuzda, “Kendisini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü mutlaka alacağız. Bunu da çok gecikmeden yılbaşı civarı neticeye ulaştırmayı planlıyoruz!” demişti.

Ekim ayında açılacak meclisin yıl sonuna kadar çok sınırlı bir çalışma süresi ve yoğun bir programı olacak. Tek başına bütçe maratonu bile bu sürenin çoğunu işgal edecek. Sayın Vekiller bütçe maratonunu tamamlayıp Aralık ayının son haftasında her yıl olduğu gibi NOEL Tatiline çıkacakları için, toplumsal beklentiler konusunda Sayın Erdoğan’ı halka karşı mahcup bırakmamak adına çok çalışmaları gerekecek!

Kendini mağdur hissedenleri yazmaya kalkarsak en az 2-3 sayfa tutacağını bilerek, en azından gruplar halinde hatırlatmış olalım:

1-EYT ilintili mağdur ve talep sahipleri: Kısmi emeklilik, 5000 gün prim mağdurları, Çırak ve staj mağdurları, Bağ-Kur tescil ve prim sorunlular, doğum ve askerlik borçlanması mağdurları, 9 Eylül 99 sonrası işe giren ve emekliliği 17-20 yıl ötelenenler.

2-İş-Kur TYP garabeti çalışanları, Ulusal Hane Ziyareti çalışanları, eski Okul Güvenlik görevlileri, Ücretli Öğretmenler, Usta Öğreticiler, Fahri Hocalar, EYS Antrenörleri, Aile Bakanlığı Ekdersli Meslek Elemanları, PİKTES projesi çalışanları.

3-İhmal edilen Kahramanlarımız: Güvenlik Korucuları,  Sözleşmeli Er-Erbaşlar, Uzman Çavuşlar, Uzman Jandarmalar, Astsubaylar, İnfaz Koruma Memurları, Güvenlik birimlerindeki Sivil Memurlar.

3-Kamuda türlü isim ve unvanlar altında çalışan envai çeşit engele takılan TAŞERON işçiler ve işçi kılıklı memurlar, KİT ve BİT çalışanları, çakma kadrolu belediye işçileri, çakma sağlıkçılar, karayolu işçileri, her çeşitten var!

4-Yardımcı Hizmetler Sınıfı en gariban memurlar, Öğretmenliği verilmeyen Memurlar, haksız şekilde parçalı aile bırakılan memur ve işçiler, memur kadrosu verilmeyen ama aynı işi yapan üniversiteli kamu işçileri.

5-Sadece Memura yapılan seyyanen zamla haksız şekilde sefalete sürülen memur emeklileri, haksız Aylık Bağlama Oranları ve piyasa zamları yüzünden maaşının hayrını göremeyen SSK ve Bağ-Kur emeklileri.

6-Bir önceki Milli Eğitim Bakanı ile bir sonraki Bakan arasındaki tutarsızlığın bedeli ödetilen 2022 KPSS ataması bekleyen öğretmenler, mezunlar havuzunda çırpınarak beklerken; yetersiz kontenjan sayısı, 35 yaş sınırı, 4001 kodu gibi haksızlıklar ile umutları doğranan gençler.

7-Evlenmeyi tuzağa çeviren yasalardan korkarak uzaklaşan, haramlarla boğuşmaya sevk edilen, 6284 ve süresiz nafaka gibi zulüm yasalarının kara gölgesinden kurtulamayan gençler ve gittikçe zayıflayan, parçalanan aile ocakları.

8-Birbirinden tuhaf ve çelişkili af ceza indirimi gibi uygulamaların dahi dışında bırakılan, çek yasası mağdurları ve ehliyet affı beklentili yüzbinlerce insanımız,

9-YÖK’ün haksız uygulama ve bürokratik zorbalıklarından kendilerini bir türlü kurtaramayan denklik sorunu mağdurları, YÖK 100/2000 projesi doktor akademisyenleri, azami süre sorunu yüzünden mevcut aflardan yararlanamayıp okullarından atılan TIP  ve Dişçilik vb. bölüm öğrencileri.

10-Makul ücretli ve kışlasız bedelli askerlik talep eden gençler.

11-Ülkenin her yerini işgal eden başıboş köpek terörüne, her gün kurban gibi insanlarımızı feda etmekten bıkıp usanan, kendi yurdunda köpekten daha değersiz hisseden vatandaşlar.

Gördüğünüz gibi konu başlığı da mağdur sayısı da çok ve milyonlarca insanı doğrudan etkiliyor. Bunlar bir çırpıda aklıma gelenlerdi. Elbette eksikler de çoktur.

Netice olarak, Sayın Vekillerimiz lütfederek 3 aylık tatillerini tamamlayıp geldiklerinde, gerçekten çok hızlı ve etkili çalışmaları gerekiyor. Öbür türlü halefleri gibi hüsran ve kızgınlık yaşatmaya, hayır duası yerine ah ve beddua toplamaya devam edeceklerdir.

Sayın Vekillerimizin, Ekim ayına kadar keyif çatarak geldikten sonra, bunca sorun ve talep için süremiz yetmedi deme lükslerinin olmadığını hatırlatmaya gerek yoktur sanırım. Yaklaşan yerel seçimler öncesinde Meclise ilk defa katılan Yeniden Refah Partisi gibi taze partilerin özellikle yüksek performans göstermelerini bekliyoruz.

Kendilerine yönelik tüm hakları en üst limitten yasalaştıran, bir koyundan bir kaç post çıkarırcasına hem şimdiki Vekil maaşını hem de önceki dönemler için emeklilik maaşını aynı anda alabilecek kadar becerikli olabilen Sayın Vekillerimizden bu kadarcık performans istememiz haklı değil mi?